Bugün saadetini hissettiğimiz zaferi, yalnız milletimizin azim ve imanı, kudreti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının süngüleri kazanmıştır.
Üzerinde başka türlü hiçbir kuvvet, hiçbir tazyik yoktur ve olmamıştır.
Milletin ve ordularının kabiliyeti bütün milli emellerimizi elde edecek derecededir.
Atatürk'ün Bursa belediye heyetine yaptığı konuşmadan.
Ahmet Anzavur ile hempalarının Karabiga'da yaptıkları karışıklık ve ihtilal, dinimiz, vatanımız aleyhine olduğu artık gizlenemeyecek bir şekilde tahakkuk etmiş ve belli olmuştur.
Ahmet Anzavur'un kendi ismine bağlayarak teşkil ettiği o Cemiyeti Ahmediye'nin maksat ve gayesi, aylarca Yunan zulümlerine ve facialarına karşı milli ve dini mukaddesatımızı her türlü mahrumiyetler, mihnetler içinde müdafaa eden Balıkesir'deki milli harp cephemizi arkadan vurmak ve bu suretle düşmanın istilacuyane harekatını kolaylaştırmak ve neticede memleketimizin son ayakta kalma ve kurtuluş ümidi olan milli teşkilatın dağılması talebi hedef alınmaktadır.
Atatürk'ün Sivas Vilayeti ve Heyet-i Temsiliye'ye yolladığı telgraftan.
Ahmet Anzavur eski bir Osmanlı subayıydı. İstanbul Hükûmeti tarafından sivil paşalık verilerek Anadolu'ya gönderildi ve İngiliz gizli servisinin adamı olan Papaz Fru tarafından maddi olarak desteklenerek, çok sayıda kişiyi etrafında topladı.
Birinci Anzavur Ayaklanması, 1 Ekim 1919'da Manyas, Susurluk, Gönen ve Ulubat dolaylarında başlamış olup, Milli Kuvvetler'in mücadelesi sonucu 25 Kasım 1919'da bastırıldı. Ahmet Anzavur'un 16 Şubat 1920'de, Biga merkezli çıkarmış olduğu ikinci isyanını ise, 16 Nisan 1920'de Çerkez Ethem bastırdı.
On gün süren Birinci Türk Dil Kurultayı bugün milletimizi derinden sevindirecek verimli hızlara yol açan keskin, güzel, özlü sözler söylenerek senin yüce adın alkışlar içinde anılarak bitirildi.
Maarif Vekili Beyefendi kendisine olan buyruğunu çok güzel, tam yerinde Kurultay'a bildirdi. Sevinç yükseldi.
Ben Kurultay'ın değerli çalışmasından, yüksek duygular ortaya koymasından ne kadar sevindiğimi sana bildirmek istedim.
Seni çok özledim. işini bitir de çabuk kavuşalım.
Atatürk'ün "Birinci Türk Dil Kurultayı" hakkında Başbakan İsmet İnönü'ye tebrik mesajı...
Birinci Türk Dili Kurultayı 26 Eylül - 5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirildi.
Dil ve tarih konusundaki duyarlılığını dile getiren ve dil konusuna önem veren Atatürk, Türkçe ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulması için 11 Temmuz 1932 akşamı talimat vererek, Cemiyetin kurucularını ve yapacağı işleri belirledi.12 Temmuz 1932 günü, Çanakkale Milletvekili Samih Rifat'ın başkanlığındaki yönetim kurulu üyeleri gerekli belgeleri İçişleri Bakanlığına sunarak o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurdular.
Cemiyetin kuruluşunun hemen ardından Atatürk, bir dil kurultayı toplanması talimatını verdi. Dil Kurultayı'nın toplanacağı haberi bütün basın organlarında duyuruldu, bilim adamlarının, yazarların, şairlerin, gazetecilerin, öğretmenlerin ve dile meraklı herkesin Kurultay'a katılabileceği, bunun için de kayıtlarını yaptırmaları gerektiği açıklandı.Yurdun dört bir köşesinden insanlar, Kurultay'a katılmak için başvuruda bulundular.
Atatürk, okunacak bildirilerin, yapılacak tartışmaların salonda kalmaması düşüncesiyle Kurultay'ın canlı olarak radyodan yayımlanmasını istedi. İstanbul Radyosu ile Dolmabahçe Sarayı arasında kablo bağlantısı kuruldu. Böylece bu salonda konuşulanlar, radyo aracılığıyla bütün Türkiye'ye duyurulacaktı. O dönemde herkesin evinde radyo olmadığı için şehir merkezlerine kurulan ses düzeni ile radyo yayını halka ulaştırıldı.
Kurultay, 26 Eylül 1932 Pazartesi günü saat 14.00'te Türk Dili Tetkik Cemiyeti Başkanı Samih Rifat Beyin konuşmasıyla açıldı. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet yönetimi tam kadro hâlinde Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'nda yerlerini almışlardı.
Dil uzmanlarının, Türkçe öğretmenlerinin yanı sıra Abdülhak Hâmit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü, Hüseyin Cahit Yalçın, Celâl Sahir Erozan, Ruşen Eşref Ünaydın gibi Türk edebiyatının tanınmış şair ve yazarları ile gazeteciler Kurultay'a bildiriler sundular.
Biz Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkan ve bu imparatorluğun parçalanmasına zemin hazırlayan musibetlerin başında mali buhran etkeninin bulunduğu kanaatindeyiz.
Millet ve ordu, padişah ve halifenin hıyanetinden haberdar olmadığı gibi, o makama ve o makamda bulunana karşı asırların kökleştirdiği dini ve ananevi bağlarla bağlı ve sadık.
Millet ve ordu kurtuluş çaresi düşünürken bu miras kalmış alışkanlığın sevkiyle kendinden evvel yüce hilafet ve saltanat makamının kurtuluşunu ve dokunulmazlığını düşünüyor.
Halife ve padişahsız kurtuluşun manasını anlamak kabiliyetinde değil.
Bu inanca muhalif fikir ve görüş ortaya koyacakların vay haline!
Derhal dinsiz, vatansız, hain, reddolunmuş olur...
Atatürk, 1. Dünya Savaşı'nın bitimi ve Samsun'a çıktığı gün genel durumu anlatıyor.
Nutuk