Siz milliyetçi zümre, halkla konuştuğunuz vakit yüksek sesle söylemeyi unutmayınız.
Yüksek ses, inancın ifadesi olduğu vakit tesir yapmaktan geri kalmaz.
Yolunda çalıştığımız büyük mefkureyi halkın kalbinde bir fikir halinden, bir his haline geçirmelisiniz.
Demokrasinin ne olduğunu halka anlatmak ,bilhassa sizin vazifenizdir. Birtakım kelimeler var ki, sık sık telaffuz edildiği halde, hatta aydınlarımız arasında onu tamamıyla anlayanlar çok değildir.
Halkçılığın ne olduğunu, esasları neden ibaret bulunduğunu, halkçıların halka karşı ne gibi vazifeler üstlenmek mecburiyetinde kalacaklarını madde madde izah etmek lazımdır.
Cumhuriyet'i, onun icaplarını yüksek sesle anlatınız. Cumhuriyet prensiplerini sevdiriniz. Bunu kalplere yerleştirmek için hiçbir fırsatı ihmal etmeyiniz.
Atatürk'ün, İstanbul'da Türk Ocağı'na yaptığı ziyaret sırasında konuşması
Bir memlekette adalet mevcut olmazsa, o memlekette anarşiden başka bir şey yoktur. Orada hükümet yoktur, orada hiçbir şey yoktur.
Atatürk'ü İzmit Sineması'nda halka yaptığı konuşmadan
Kaza ve kader, talih ve tesadüf kelimeleri Arapçadır. Türkleri ilgilendirmez.
Atatürk'ün "Vossische Zeitung" gazetesi muhabiri yazar Emil Ludwig'le görüşmesinden...
Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şereflı bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir.
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz.
İki üç kişi dışında, iktidarımızın başında bulunan kişilerin hemen hepsi emekçiler arasından çıkmıştır.
Ve herhangi bir servete sahip değillerdir. Bundan dolayı elbette bizim korkmamıza ve komünist harekete karşı düşmanca tavır almamıza gerek yoktur.
Atatürk'ün Türkiye'yi ziyarete gelen Sovyet Delegasonu üyeleri Mihail Frunze ve İbrahim Abilov'la görüşmesinden...
