İşi silahlı bir hareketle halletmek zorunda kalırsak, tutacağım yolu da çoktan kararlaştırmış bulunuyorum.
Böyle bir durumda derhal devlet reisliğinden, hatta mebusluktan istifa edeceğim, serbest bir Türk vatandaşı olarak bu işte çalışan arkadaşlarla beraber Hatay topraklarına geçeceğim.
Oradaki mücahitlerle ve anavatandan kaçıp bize katılacağından şüphe etmediğim kuvvetlerle meseleyi yerinde ve içten halletmeye çalışacağım.
İsterse Türkiye Hükümeti beni ve arkadaşlarımı asi ilan eder ve hakkımızda takibat da yapar.
Hasan Rıza Soyak, Atatürk'e Hatay konusunda
"Efendim, affınıza sığınarak bir şey soracağım. Eğer karşı taraf hakkı teslim etmemekte ısrar eder ve silaha sarılmaktan başka çare kalmazsa ne yaparız?" diye sorması üzerine Atatürk'ün verdiği cevap.
Efendiler, Bursa ziraat memleketidir, zanaat memleketidir, ticaret memleketidir, şifa memleketidir.
Bursa, sahip olduğu tabii güzellikleriyle ferah ve neşe memleketidir.
Bursa'nın kurtuluşunun ikinci yılında Bursa halkına nutuk
Ekselans! Ekselans!
Şu Maginot maskaralığından vazgeçip, ordunuzu yenilemeye uğraşınız.
Hakkınızda daha hayırlıdır.
Damar Arıkoğlu anlatıyor: Ankara Palas'ta verilen cumhuriyet balolarından birindeydik. Geç saatlerde Atatürk geldi ve bir ara Fransız büyükelçisiyle karşılaşıp sohbet etmeye başladılar.
Bir anda Atatürk bu sözleri söyleyip hızla büyükelçinin yanında ayrıldı.
Damar Arıkoğlu olaya yakın olmadığı için konuşmaları duymamış ama büyük ihtimal Fransız büyükelçisi sabit hatlara kesinlikle karşı olan Atatürk'le tartışmaya başlamış ve Maginot hattını abartarak anlatmış ve bu da Atatürk'ü sinirlendirmişti. Tarih büyük ihtimal 1937 veya 1936.
Atatürk'ün haklılığı 2. Dünya Savaşı'nda Almanların 34 günde Paris'e girmesiyle ortaya çıktı.
Birer birer çözülmesi ve sonuçlandırılması gerekli birçok sorunlar karşısında bulunduğumuzun farkındayız.
Bunların tamamını inceleyerek kararlılıkla, millet ve memleket aşkının sarsılmaz kuvveti ile çözüp sonuçlandıracağız.
O millet aşkı ki her şeye rağmen sinemizde bizim için inanç ve kuvvet kaynağıdır.
Milli siyaset dediğim zaman kastettiğim mana ve öz şudur: Milli sınırımız dahilinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize dayanarak mevcudiyetimizi muhafaza ederek millet ve memleketin hakiki saadet ve bayındırlığına çalışmak.
Rastgele sonu gelmez emeller peşinde milleti meşgul etmemek ve zarara uğratmamak.
Medeni cihandan, medeni ve insani muamele ve karşılıklı dostluk beklemektir.
