Suikast ve cinayetlerle hiçbir yere gidilemez. Münferit suikastlar, memleketin hayrına değil, zararınadır.
Siz birini öldürürsünüz, ikisi üçü onun yerini alır. Marifet namussuzu öldürmek değil, namussuzluğu itibardan düşürmektir.
Makbul ve meşru hedefi olmayan her suikast, sadece cinayettir.
Ben cinayetten nefret ederim
Atatürk'ün, Damat Ferit Paşa'ya yönelik suikast girişimi nedeniyle Topçu İhsan'a (İhsan Eryavuz) söyledikleri.
Millî Mücadele'ye karşı olmalarıyla bilinen Damat Ferit Paşa, Ali Kemal ve Sait Molla'yı hedef alan bir suikast girişimi Haziran 1920 yılında ortaya çıkarılmıştı. Bursa'daki Kuva-i Milliye ileri gelenlerince planlanan bu suikast hareketi gerçekleştirilemeden etkisiz hale getirildi.
Suikast davası sonucunda Topçu İhsan'ın arkadaşı Dramalı Rıza da dahil, 4 kişi idama mahküm edildi ve cezaları 12 Haziran 1920 günü infaz edildi.
Suikast girişimi ile İstanbul'da gizli olarak kurulan ve Millî Mücadele'ye pek çok yardım ve hizmetleri olan Karakol Cemiyeti' de deşifre edilmiş, bu cemiyetin bir çok üyesi tutuklanmış ve cemiyet ciddi anlamda sarsıntıya uğramıştı.
Suikastin beyinleri arasında İhsan Eryavuz ve Çerkez Ethem vardı. Çerkez Ethem'e göre "Damat Ferit Paşa'nın öldürülmesi, İstanbul'da onun gibi düşünen ve onun yolunda yürüyeceklere bir ders olacak ve artık açıktan açığa Millî Mücadele'ye karşı çıkamayacaklardı."
Atatürk bu olayı öğrendikten sonra Topçu İhsan'ı azarlamış ve görseldeki sözleri söylemişti.
İhsan Eryavuz ise Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 3 dönem milletvekilliği ve Bahriye vekilliği yaptıktan sonra 1928 yılında Yavuz Zırhlısı'nın onarımı sırasında Fransız bir firmadan rüşvet aldığı için yargılandı ve hüküm giydi.
En ciddi emelim, Türkiye'nin kendi milli kültürü ile uygun düştüğü derecede Batı medeniyetinden ve Batı ilmi ve ticari ilerlemesinden faydalanmasıdır.
Türkiye, Batı'nın asri medeniyetinde en kıymetli ne varsa kabul ederek kendi eski kültürünü mükemmelleştirmek konusunda hür olacak.
Atatürk'ün "The New York Herald" gazetesiyle yaptığı röportajdan.
Ordu harbin ilk dönemlerine göre fevkalade zayıftır. Birçok orduların kuvveti, olması gerekenin beşte biri kadardır. Memleketin nüfus kaynakları eksileni tamamlamaya yeterli değildir.
Dünyanın en güç işleri görmek üzere biner kişilik taburlarla bana gönderilen 59. tümenin yüzde ellisi ayakta duramayacak kadar zayıf olduğundan ayıklanmış ve sağlam kalan erat 17-20 yaşında gelişmemiş çocuklarla, 45-55 yaşındaki işe yaramazlardan ibaret kalmıştır.
Atatürk'ün 20 Eylül'de yazdığı ve ülkenin genel halini yansıtan rapor.
Gösterilen yol benim gösterdiğim yol değildir. Gidilmesi mecburi olan yoldur. Bizim işaretimiz malumu bildirmek kabilindendir. Ve malumu âlinizdir ki, büyük ve kutsi hedefler, ulaşılamayacak hedeflerdir.
Dolayısıyla herhangi bir hedefe ulaşmakla yetinmeyeceğiz. Daima daha ilerisine varmak için çalışacağız.
Hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak.
Size, Türk gençliğine terk ettiğimiz ve bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.
Atatürk'ün Tarsus Gençler Yurdu'nda yaptığı konuşma
