Medeniyet yolu insanlık yoludur. Medeniyetin icaplarını yerine getirmek insan olmanın şartıdır.
En doğru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır.
Medeniyet yolu, şüphesiz, uzun ve yorucudur.
Medeniyetin karşısına Orta Çağ kafası ile çıkılmaz. Medeniyet karşısında direnilemez.
O kendisine uymayanları kendisine lakayt olanları mahveder, yakar.
Medeniyet hakkında
Bu karar Türk kadınına toplumsal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir.
Türk kadını evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatta belediye seçimlerinde tecrübesini yapan Türk kadını, bu sefer de mebus seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor.
Medeni memleketlerin bir çoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatla kullanacaktır. Bu notla en mühim inkılaplardan birini anmış oluyoruz
Atatürk'ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesi üzerine notları
Bir milletin yüzü gülüyorsa, o millet mutludur.
Bir memlekette yüzü gülmeyen insanlar çoğunlukta ise, o ülkenin yöneticilerini değiştirmek vacip olmuş demektir.
İki Mustafa Kemal var: Biri ben, fert olan, fani olan Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal'den ise 'ben' diye bahsedemem. Ondan ancak 'biz' diye bahsedebilirim.
O Mustafa Kemal, yani sizler, bu akşam etrafımda olanlar, memleketin her köşesinde çalışan köylüler, uyanık, aydın, vatanperver, milliyetperver vatandaşlar...
İşte ben onların hayalini tespit ediyorum, onların hayalini tahakkuk ettirmeye çalıştım. O Mustafa Kemal ölmez.
O, Türk milletinin ihtiyaçlarıyla beraber, gitgide uyanan şuuru ile beraber gelişe gelişe ebedi olarak yaşayacaktır.
Bizde cumhuriyeti yapan, inkılabı yaratan, o 'biz' diye ifade edebileceğim Mustafa Kemal'dir.
Atatürk'ün Milliyet gazetesi başyazarı ve yanındakilerle yaptığı sohbetten.
Bence bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselmesiyle, düşkünlüğüyle alakadar olan en mühim etken, milletin ekonomisidir.
Bu, tarihin ve tecrübenin tespit ettiği bir hakikattir.
Bu hakikat bizim milli hayatımızda ve milli tarihimizde de tamamıyla görünmektedir.
Türk tarihi incelenirse birçok sebeplerin başında bütün yükselme ve çökme sebebinin ekonomi meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır.
Bu münasebetle diyebiliriz ki, Türkiye Cumhuriyeti'ni layık olduğu mertebeye çıkarabilmek için ekonomimize birinci derecede önem vermek lazımdır; zamanımızın bir ekonomi devri olduğu düşünülürse bu önemin derecesi kolaylıkla meydana çıkar.
