Bilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişmesini idrak etmek ve ilerlemelerini zamanında takip etmek şarttır.
Bin, iki bin, binlerce sene evvelki bilim ve fen lisanının çizdiği düsturları, şu kadar bin sene sonra bugün aynen tatbike kalkışmak elbette bilim ve fennin içinde bulunmak değildir.
Atatürk'ün Samsun'da öğretmenlere yaptığı konuşmadan
Erzurum deprem felaketzedeleri çocuklarına hediye ettiğiniz kitaplar dolayısıyla çok teşekkür ederim. Memleketin ilim ve irfanı için bu vesile ile gösterdiğiniz alakayı kıymetli buldum.
İlim ve irfan ile donanmış bir kavim her nevi felakete, tabiattan gelse bile, çare bulabileceğine işaret olan bu nevi bağışınız bütün milletçe takdire değer manadadır.
1924'de meydana gelen ve 60 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Erzurum/Pasinler depreminden sonra yurt genelinde yiyecek, kıyafet, para vb yardımlar toplanır.
İstanbul'da bulunan Kitapçi İbrahim Hilmi Bey ise Erzurumlu çocuklara 1000 adet kitap göndermeyi tercih eder.
Atatürk ise buna çok sevinir ve kendisi bizzat Hilmi Bey'e bu telgrafı gönderip tebrik eder...
Askeri doktorlar, yalnız şehirlerdeki büyük hastanelerin koğuşlarında değil, muharebe meydanında da vazife yapmakla mükellef olduklarını bilmeli ve ona göre gerekli hususları barış zamanında öğrenmiş bulunmalıdır.
Atatürk'ün Makedonya'da yapılan bir kurmay seyahatinin ardından "Ali Rıza Paşa" adına kaleme aldığı genel eleştiri yazısı.
Enver'e gelince; bu adam hakimiyet düşkünü, maceraperest biridir. O, bizi aldattığı gibi sizi de aldatmaktadır.
Atatürk'ün Türkiye'yi ziyarete gelen Sovyet Delegasonu üyeleri Mihail Frunze ve İbrahim Abilov'la görüşmesinden...
Yollarda birçok göçebe gördük. Bitlis'e dönüyorlar. Hepsi aç, sefil, ölüme mahkum bir halde.
4-5 yaşlarında bir çocuğu ebeveyni yol üzerinde terk etmiş. Bu da bir karı-kocanın peşine takılmış.
Onları ağlayarak yüz metreden takip ediyor.
Kendilerini niçin çocuğu almadıkları için azarladım. "Bizim evladımız değildir" dediler.
