Biz İngiltere ile harp etmek istemiyoruz, fakat onlar İstanbul'u Türkiye'ye teslim etmelidir.
İstanbul Türkiye'nin payitahtıdır.
Mümkün mertebe barış yoluyla istiyoruz. Eğer olmazsa onun için harp edeceğiz.
Atatürk'ün Amerikalı Chicago Tribune gazetesi muhabiri John Clayton'a verdiği demeç...
30 Ağustos Zaferi'yle beraber Batı Anadolu kurtarılmıştı. Ama İstanbul hala İngilizlerin elindeydi. Atatürk, İstanbul'u almaya kesin olarak kararlıydı ve gerekirse savaşacağını İngilizlere ifade etti.
İngilizlerse Boğazlar ve İstanbul'a önem veriyordu. Türklerin Çanakkale'ye doğru ilerlemesi onların için tehditti. Başbakan Lloyd George, 7 Eylül tarihindeki kabine toplantısında Gelibolu'yu "dünyanın stratejik olarak en önemli bölgesi" olarak tanımlamıştı. Dışişleri Bakanı Lord Curzon da Gelibolu ve İstanbul'un Türklerin eline geçmesine asla izin verilemeyeceğini söylüyordu.
1922 yılı Eylül ayında Türkiye'nin 250.000 askerine karşılık, İngilizlerin, İstanbul'da 50.000 askeri vardı. İstanbul'un çoğunluğu Türklerden oluşuyordu ve olası bir savaş halinde, bu insanlar da milis olarak kullanılabilirdi.
Aslına bakarsanız, her iki taraf da savaşmak istemiyordu. Çanakkale Savaşı'nın vahşetini, akan kanı, verilen kayıpları Atatürk de, İngizler de iyi biliyordu. İngiltere 1. Dünya Savaşı'nı kazanmıştı ama çok büyük kayıplar vermişti. 1917 yılında az kalsın savaş dışı kalıyorlardı. 1918'de artık 16-17 yaşında gençleri askere almaya başlamışlardı.
İngiliz hükümetinin Boğazlar konusundaki kararlılığı basında büyük tepki gördü. Büyük gazeteler savaş karşıtı manşetler attılar. Sendika Kongresi tüm İngiltere genelinde greve gitme çağrısı yaptı.
Atatürk, İngiltere'nin kendi topraklarından bu kadar uzakta yeni bir kanlı savaşı göze alamayacağını, İngiliz halkının bunun için gücü ve morali kalmadığını çok iyi tahmin etmişti.
23 Eylül'de Türk ordusu Çanakkale'nin güneyindeki tarafsız bölgeye girdi. İngiliz işgal komutanı Harrington'ın Türk ordularının tarafsız bölgeden çekilmesini rica eden telgrafına karşılık, Atatürk, TBMM'nin tarafsız bölge diye bir bölge tanımadığını bildirdi.
Türk ordusu kesin olarak kararlıydı. Kendi kamuoyuyla beraber Fransa, İtalya ve en ömenmlisi Kanada'nın desteğini de kaybeden İngiltere sonuç olarak İstanbul'u ve Boğazları Türkiye'ye geri vermeye razı oldu. Barış yoluyla bölgeyi alabileceğini anlayan Atatürk, orduları durdurdu.
Bu Eylül-Ekim 1922 tarihindeki bu sürece Çanakkale Krizi adı verilir. Çanakkale Krizi sonrasında İngiltere'de Lloyd George hükümeti düştü.
Atatürk'ün amacı misak-ı milli sınırlarını tamamlamaktı. Bundan daha fazlasını istemiyordu. Makedonya veya doğduğu Selanik'e yürümeyi düşünmedi. Atatürk tüm işgal güçlerini Anadolu'dan kovdu. Onun amacı, yabancı toprakları işgal etmek değil, milletinin barış içinde yaşayacağı bir toprak parçasını elde etmekti ve bunu da yapabileceği en muhteşem şekilde yaptı.
Milli yurdumuzun her köşesi azizdir. Fakat hatıraların çok olduğu yerde kalp her yerden fazla hassas olur.
Bursa'ya girerken içimde çok mesut heyecanlar duydum. Bursa halkı bana bütün ömrümde unutamayacağım samimi ve coşkun bir kabul gösterdi.
O gün kuvvetle dokunulmuş bir tel gibi baştan başa titreme halinde olan millettaşlarımın hakkımda gösterdiği şükrana daha tamamıyla hak kazanamadığıma eminim.
Atatürk'ün Bursa'da yayımlanan "Millet Yolu" gazetesine verdiği röportajdan
Büyük zaferi kazanmaya muktedir büyük ordumuzu teşkilde ve hazırlamakta ve bu orduyu en isabetli bir suretle sevk ve idarede ve muzafferiyetinin elde edilmesinin temininde muharebe meydanlarında bilfiil yol göstermekte yaptıkları hizmetler cidden milletin en büyük takdiratına layık derecede fevkalade olduğundan, Batı Cephesi Kumandanı Mirliva İsmet Paşa Hazretleri'nin rütbesinin ferikliğe terfii Başkumandanlık'ça tasvip edilmiştir
2 Eylül 1922, İsmet Paşa "ferik" rütbesine terfi etti. Ferik rütbesi günümüz korgeneral rütbesine denk geliyor.
Bizim Enver Paşa ile birlikte çalıştığımız doğru değildir. Biz onun politikalarının Türkiye'ye zarar verdiği inancındayız.
Onun yerini yurdunu bilmiyoruz. Onun Rus Bolveşikleri ile birlikte olduğu söyleniyor. Ben onun, muhtemelen Azerbaycan'da, bağımsız bir Türk hükümeti kuracağını ifade ettiği bir mektup gördüm.
Atatürk'ün United States Radio Press'e yaptığı açıklamadan
Bizim milletimiz elbette dünyanın takdirlerine liyakat kazanmış bir toplumdur.
Fakat onu layık olduğu şeref mertebesine ulaştıracak sizlersiniz.
Millet, memleket, Cumhuriyet sizden yüksek hizmet beklemektedir.
Siz faaliyete geçtikten sonradır ki, milletin azami kabiliyeti fiiliyata dönüşmüş olacaktır.
