Vilayetlerin başına iradesi ve mühim işleri başarmak kabiliyeti ile kendini gösteren -herhangi meslekten olursa olsun- yüksek tahsil görmüş ve tecrübelerle yetişmiş güzide insanların getirilmesi münasip olur.
Valilik makamının bir "kariyer" kademesi görülmesi bazen yüksek idare vasıflarına sahip olmayan insanlara bağlanarak öte tarafta olgun memleket evlatlarının kabiliyetlerinden istifade etmemekle neticelenir.
Atatürk'ün 26 Ocak-2 Mart 1931 tarihleri arasında yaptığı yurtiçi inceleme gezisi raporlarından.
Bu ulus için artık boyunduruk altında yaşamak diye bir şey mevzubahis olamaz.
Onu ne bir diktatör bozuntusu boyunduruğu altına alabilecektir, ne de bir düşman ülkenin sapık davranışları onu etkileyebilecektir.
Azeri Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz olduğu için, onların muratlarına nail olmaları, hür ve bağımsız olarak yaşamaları bizi pek ziyade sevindirir.
Atatürk'ün Azerbaycan büyükelçisi İbrahim Abilof'la konuşmasından
Ciddi, faal, zeki ve becerikli, yüksek fikirli, astlarına ve savaş psikolojisine hakim ve etkili, iyi bir derin görüşe ve çabuk kavrayışa sahip.
Kolordunun her türlü ihtiyacını geniş olarak düşünmekten ve sağlamaya çalışmaktan bir an geri durmaz ve başarılı olur. Askeri bilgisi ve kavramı güzel ve geniş; doğru, kesin ve tereddütsüz karar sahibi; cesur ve kişisel kararıyla hareket etmek kabiliyetine sahiptir.
Ordu ve memlekette üzerine alacağı vazifelerde ve önemli vatani hizmetlerde kendisinden büyük hizmetler beklenir.
Çok mükemmel bir ahlak ve davranış sahibi; görgülü takdire değer.
Her zaman üstlerinin, astlarının ve çevresinin emniyet, itimat ve sevgisini çekmeye ve kazanmaya çalışan ve bunu başaran dürüst bir kişidir.
Atatürk'ün Kafkas Ordu Grup Kumandanlığı'na İsmet İnönü hakkında gönderdiği telgraftan.
Atatürk'ün hayatı boyunca İsmet Paşa'yı en yakın adamı olarak tutmasının nedeni, yukarıdaki fikirlerinin yanı sıra onun Mustafa Kemal'e karşı özel bir rakiplik hissi olmaması ve Mustafa Kemal'in otoritesine kesin ihtiyaç olduğu düşüncesinde olmasıydı.
İsmet Paşa son derece çalışkan, ciddi ve dürüst bir hükûmet adamıydı. Mustafa Kemal'in ''maddî ve manevî topyekûn bir inşa'' kelimeleri ile özetleyebileceğimiz devrim davasına en az onun kadar inanmış bir fikir adamıydı.
Askerimizin çoğu, herhalde İzmir'e gitmek istediği için, deniz kıyısına varmadıkça kanmamış, durmamıştır. Çünkü ona verilen emir, "Akdeniz'e!" idi.
Türk askerinin sinesi yalnız azim ve inançla doludur. O, göründüğü gibi perişan değildir. O, kabuğu siyah ve içi bembeyaz olan kestaneye benzer; yani bir cevherdir. Onunla hasbıhal ederseniz, onun mayasını, tabiatını anlar, öğrenirsiniz; fakat biliniz ki, o herkese de açılmaz.
Derdine aşina çıkabilirseniz görürsünüz ki, cahil sandığınız o "Mehmet" neler bilir, kalbinde ne büyük emeller, fikirler besler! Onun için iddia ederim ve son hakikatle ispat ediyorum ki, harpte zafer, azim ve inancı kuvvetli olan tarafındır! Ve biz onunla muzaffer olduk. İşte siz gençler, onu takviye ediniz.
Atatürk'ün, Bursa'da İstanbullu gençlere yaptığı konuşmadan
