Vilayetlerin başına iradesi ve mühim işleri başarmak kabiliyeti ile kendini gösteren -herhangi meslekten olursa olsun- yüksek tahsil görmüş ve tecrübelerle yetişmiş güzide insanların getirilmesi münasip olur.
Valilik makamının bir "kariyer" kademesi görülmesi bazen yüksek idare vasıflarına sahip olmayan insanlara bağlanarak öte tarafta olgun memleket evlatlarının kabiliyetlerinden istifade etmemekle neticelenir.
Atatürk'ün 26 Ocak-2 Mart 1931 tarihleri arasında yaptığı yurtiçi inceleme gezisi raporlarından.
Suikast ve cinayetlerle hiçbir yere gidilemez. Münferit suikastlar, memleketin hayrına değil, zararınadır.
Siz birini öldürürsünüz, ikisi üçü onun yerini alır. Marifet namussuzu öldürmek değil, namussuzluğu itibardan düşürmektir.
Makbul ve meşru hedefi olmayan her suikast, sadece cinayettir.
Ben cinayetten nefret ederim
Atatürk'ün, Damat Ferit Paşa'ya yönelik suikast girişimi nedeniyle Topçu İhsan'a (İhsan Eryavuz) söyledikleri.
Millî Mücadele'ye karşı olmalarıyla bilinen Damat Ferit Paşa, Ali Kemal ve Sait Molla'yı hedef alan bir suikast girişimi Haziran 1920 yılında ortaya çıkarılmıştı. Bursa'daki Kuva-i Milliye ileri gelenlerince planlanan bu suikast hareketi gerçekleştirilemeden etkisiz hale getirildi.
Suikast davası sonucunda Topçu İhsan'ın arkadaşı Dramalı Rıza da dahil, 4 kişi idama mahküm edildi ve cezaları 12 Haziran 1920 günü infaz edildi.
Suikast girişimi ile İstanbul'da gizli olarak kurulan ve Millî Mücadele'ye pek çok yardım ve hizmetleri olan Karakol Cemiyeti' de deşifre edilmiş, bu cemiyetin bir çok üyesi tutuklanmış ve cemiyet ciddi anlamda sarsıntıya uğramıştı.
Suikastin beyinleri arasında İhsan Eryavuz ve Çerkez Ethem vardı. Çerkez Ethem'e göre "Damat Ferit Paşa'nın öldürülmesi, İstanbul'da onun gibi düşünen ve onun yolunda yürüyeceklere bir ders olacak ve artık açıktan açığa Millî Mücadele'ye karşı çıkamayacaklardı."
Atatürk bu olayı öğrendikten sonra Topçu İhsan'ı azarlamış ve görseldeki sözleri söylemişti.
İhsan Eryavuz ise Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 3 dönem milletvekilliği ve Bahriye vekilliği yaptıktan sonra 1928 yılında Yavuz Zırhlısı'nın onarımı sırasında Fransız bir firmadan rüşvet aldığı için yargılandı ve hüküm giydi.
Yeni Türkiye'nin ilk ve en mühim düşüncesi, siyasal değil, ekonomiktir.
Biz, dünya tüketiminin olduğu gibi, üretiminin de bir parçası olmak istiyoruz.
Atatürk'ün "The Saturday Evening Post" yazarı Isaac Marcosson'la yaptığı röportajdan.
Türkiye Devleti'nin temelleri bugün kurulacak değildir.
O sarsılmaz temeller binlerce sene evvel kurulmuştur. Fakat o temellerin üstündeki binanın değiştirilen tarz ve renklerini -bizim olmayan- atmayı toplumsal bünyemizle asrın medeni icadıyla orantılı, en sağlam bir tarzda, en milli bir renkte canlandıracağız.
Dahili vaziyetimizdeki iyileşme ve sağlamlık sayesinde cihanın genel vaziyeti hergün daha fazla lehimize gelişmektedir.
Bu gelişmelerden, milletimizin bekasını ve bağımsızlığını temin edecek maddi neticelerin çıkarılması zamanını pek uzak görmüyorum.
Atatürk'ün kendisine "Genel vaziyetimizi nasıl görüyorsunuz efendim" diye soran Ruşen Eşref'e verdiği cevap.
