Yıllar
Konular
Favoriler

Eğer İsmet Paşa hükümet teşkilini kabulden kati surette kaçınsaydı, başvekaleti bizzat üstlenmekten başka çare kalmazdı.

Ya ben, ya İsmet Paşa.

Mustafa Kemal Atatürk - 26 Eylül 1930
Buraya tıklayarak sayfayı yenileyin ve her yenilediğinizde Atatürk'ün bir başka sözüyle karşılaşacaksınız
X

1930 yılında İsmet Paşa'nın görev süresi dolunca, Atatürk yine kendisini başvekil (başbakan) olarak atar.

Fakat ne var ki İsmet Paşa bu görevi kabul etmez. Çünkü devlet idaresinin başkaları tarafından üstlenilmesi ve başkalarının da tecrübe kazanmasını istemektedir.

İsmet Paşa, Atatürk'ün diretmesine rağmen görevi kabul etmemekte ısrarlı olmuş, nihayet bir saat süren ısrardan sonra başvekaleti kabul etmiştir.

Sonrasında Atatürk, Akşam gazetesine bunları söyleyecekti.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri, 24. Cilt, s.278

Uşak Kuvayi Milliye Kumandanlığrndan gelen raporda; Ödemiş, Bandırma, Tire, Salihli kazalarında beş yüzden fazla Müslüman'ın Yunanlılar tarafından Kuvayi Milliye'ye yardım edecekleri bahanesi ile tutuklandığı ve işkence edilmekte olduğu, işgal bölgesinde Müslümanlar aleyhinde yeniden başlamış olan zulüm ve baskılar bu şekilde devam edecek olursa aynen karşılık vermeye mecbur kalınacağını bildirmekte ve tutuklanmış olan Müslümanların tahliyesi vasıtalarına hükümeti seniyenizin teşebbüs ederek neticenin bildirilmesi istirham kılınmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk - 31 Ekim 1919

Atatürk'ün Harbiye Nazırı Cemal Paşa'ya telgrafı

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 5. Cilt, s.47

Mütareke imzalandığı zaman memleketin mühim ve verimli kısımları işgal altına alındı. Silahlarımız elimizden alındı. Vaziyet pek ümitsiz bir halde bulunuyordu. Her şeyden evvel düşmanı memleketten dışarı atmak lazımdı.

Bu her düşüncenin, her bakışın üstünde bir gereklilikti. Uzun emekler, gayretlerden sonra buna muvaffakiyet hasıl oldu. Düşman çekilmişti.

Lakin memleket harap bir halde kalmıştı. Yıkılmış şehirlerin imarı lazımdı.

Mutlaka yapılması lazım gelen şimendiferler, yollar ve limanlar vardı. Su tesisatını unutmamalı.

Kısacası koca bir memleket baştan aşağıya kadar donatılmak ihtiyacındaydı.

Mustafa Kemal Atatürk - 9 Kasım 1930

Atatürk'ün, ABD ticaret müsteşarı Dr. Klein'la görüşmesinden.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri, 24. Cilt, s.310

Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerin, çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara son sözü bu olmalıdır:

Benim, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti'ne, Türklüğün geleceğine ait ödevlerim bitmemiştir; siz onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.

Bu sözler bir ferdin değil, bir Türk ulusu duygusunun ifadesidir. Bunu, her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere devamlı olarak tekrar etmekle son nefesini verecektir.

Her Türk ferdinin son nefesi, Türk ulusunun nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir.

Yüksel Türk, senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte parola budur.

Mustafa Kemal Atatürk - 11 Aralık 1935

Atatürk'ün Mülkiyelilere yazdığı telgraftan.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 28. Cilt, s.141

Ben, büyük İsmet İnönü'nün karşısında bulunmakla mutlandığı manzaradan manen değilse bile maddeten uzak bulunmuş olmaktan üzüntü duymadığımı söyleyemem.

Ancak şununla teselli bulmaktayım ki, senin, hakikati, asaleti, millet ve devlet için gönülleri ateşlileri benim kadar ve belki benden daha parlak görür olduğunu bildiğimdir.

Mustafa Kemal Atatürk - 11 Aralık 1935

Atatürk'ün İsmet İnönü'ye yazdığın telgraf.

Mutlanmak kelimesi "mutluluk duymak" anlamına geliyor.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 28. Cilt, s.140

Veritabanında
717 söz
bulunuyor.
Arama
Görüş Bildir

ve Arasında