Benim çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır.
Oturduğum evde ne ana, ne kız kardeş, ne de ahbap ile beraber bulunmaktan hoşlanamazdım.
Yalnız ve bağımsız bulunmayı, çocukluğumdan çıktığım zamandan itibaren daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır.
Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan ile yapılan görüşme Milliyet gazetesinde 13 mart 1926 tarihinde yayınlanmıştı.
Bu büyük muharebede hayatlarını feda eden Türk evlatlarının isimlerini bir levhada göstermek maalesef mümkün olmadı.
Biz harbi sevk ve idare ettik; fakat ölümle pençeleşen onlardı.
Bununla beraber, onların isimlerini ayrı ayrı yazmaya zaten de lüzum yoktur. Çünkü onlar bir isim altında toplanmışlardır ki, Türk'türler.
Atatürk'ün 30 Ağustos Zaferi hakkındaki konuşması
Bizim için barış esastır; tarafımızdan savaşa girişmek, hatta savaşı temenni etmek katiyen olası değildir.
Fakat Mussolini bize taarruz etmek cinnetine kapılırsa, sahillerimize bir çıkarma yaparak gelmelerini temenni ederim.
Sahillerimiz açıktır, arazi itibarıyla müsait gördükleri herhangi bir bölgeye, her zaman bir çıkarma yapabilirler, buna mani olamayız.
Yalnız asıl çıkarma yeri belli olduktan sonra, bütün kuvvetimizi toplayıp üzerlerine gider, gelenleri behemehal denize dökeriz.
Bu suretle yurt korumaktaki eşsiz azim ve kudretimizi cihana, bir kere daha göstermiş oluruz.
Fakat böyle bir şey yapamazlar çocuk!
Atatürk'ün Mussolini ve İtalya tehdidi hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a söyledikleri...
Biz fetihlere susamış değiliz. Aşırı talepler peşinde de koşmuyoruz ve barış istiyoruz.
Atatürk'ün 15 Eylül 1922'de, İzmir'de Fransız Amiral Dumesnil'le görüşmesi sırasında, Amiralin kendisine söylediği "Diğer önemli hir nokta, Trakya'da mühim miktarda kuvvet yığmak istemeniz olabilir. Siz orada ordunuzu topladığınız takdirde, bu, büyük bir heyecana sebebiyet verebilir. O zaman sizin yeni fetihler peşinde olduğunuz söylenebilecektir." sözlerine cevabı.
İstanbul'dakiler, rütbelerimi, nişanlarımı geri alacaklarmış! Hakları yok ya.
Çünkü ben onların her birini bir harp meydanında, bir hizmet mukabili kazanmıştım. Salonlarda, saraylarda değil!
Hadi kordonumu alsınlar; o sarayındı.
Varsın alsınlar! Ancak, bunu vermem!
Bunu benden kimse alamaz. Bunu, Anafartalar'da harp meydanında, ateşin karşısında benim göğsüme taktılar.
Atatürk'ün Sivas Kongresi'ne giderken arabada arkadaşlarına söyledikleri...
İkinci görselde Atatürk'e 3 Eylül 1917'de verilen 1884 tarihli Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası'nın orijinali görülüyor. Madalyayı Anıtkabir müzesinde görebilirsiniz.
Madalyanın arkasında: "Devlet-i Aliyye-i Osmaniye uğrunda fevkalade sadakat ve şecaat ibraz edenlere mahsus madalyadır." yazmaktadır.
