Dilinin yabaniliği ve delice düşünceleri karşısında midem bulandı.
Lord Kinross kitabında anlatıyor:
Atatürk, Hitler konusunda Nazi aleyhtarı bir Alman dostunun söylediklerini yerinde buluyordu. Buna göre kendi diktatörlüğü bir milleti kölelikten kurtarmış, Hitler’in diktatörlüğü ise, özgür bir milleti köle haline getirmişti.
Mustafa Kemal, Alman diktatörünü bir seyyar tenekeciye benzetirdi.
Kavgam’ı okuduktan sonra da bu sözleri söylemişti.
Tembellik, bütün fenalıkların anasıdır.
Vatandaş için Medeni Bilgiler...
Atatürk'ün başyazarı Falih Rıfkı'nın dediği gibi:
"En iyisi çalıșmak, unutabilecek kadar çalıșabilmek... Bedbahtlar ölümü düșünmeye vakit bulanlardır."
Adli siyasetimizin temel esası, zamanın değişmesi ile hükümlerin de değişmesi gerekeceğinin inkâr edilemez olduğu kuralıdır.
1 Mart 1922 Meclis Üçüncü Toplantı Yılı Açılış Konuşması
Orijinali "Ezmanın tegayyürü ile ahkamın tegayyürü inkar olunamaz" diye geçer ve Mecelle'de geçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının kazandığı kati muzafferiyetin tabii neticesi olmak üzere vukuu yakın olan barış konferansında, Türkiye devleti yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafından temsil olunur.
Askerlikte bir kaide vardır. Düşmanın harp cephesi çok kuvvetli olursa onu parçalamak lazım gelir. Biz milli mücadeleye başlarken karşımızda iki düşman vardı: Biri dahili düşman ki, bunu İstanbul hükümeti temsil ediyordu; diğeri harici düşmanlar ki, bunu da yabancı İşgal kuvvetleri teşkil eyliyordu.
Her iki düşman ile aynı zamanda mücadele etmek imkansızdı. Tabii olarak ilk önce harici düşmanlara karşı vaziyet aldık. Milli mücadele zafere ulaştıktan ve Lozan barışı imzalandıktan sonra da, dahili düşmanları tasfiye etmeye başladık.
Dahili düşmanları da parça parça ayırmak. sıraya koymak. en mühim olanları ilk önce bertaraf etmek, ondan sonra diğerlerini ele almak icap ederdi. Yaptığımız budur
istanbul'da gazetecilerle beraber yenen yemekte anlattıkları.
