Yüzlerce yıl boyunca Türk Imparatorluğu, Türklerin azınlıkta olduğu karmaşık bir insan yığınıydı.
Daha başka sözde azınlıklarımız da vardı ve bunlar, sıkıntılarımızın büyük kısmının kaynağı olmuşlardı; bu azınlıklar ve eski fetih düşüncesi.
Türkiye'nin gerilemesinin bir sebebi, bu ziyadesiyle zor hükümdarlık meselesi yüzünden kendisini tüketmiş olmasıydı.
Atatürk'ün "The Saturday Evening Post" gazetesi muhabiri Isaac F. Marcosson'la yaptığı röportajdan
Zulüm, medeniyetle birleştirilemez
Ankara'da eşraf ve ileri gelenlerle konuşma
Kalplerinde, ruhlarında, hissiyatlarında inkılap yapamayanlar dünyada hiçbir inkılap yapamazlar.
Atatürk'ün Rus Sefareti'nde verilen ziyafette yaptığı konuşmadan. Bu sözlerinden sonra Atatürk şunları ekledi:
"Türk musikisi bir inkılap yapmamış gibi görünür. Fakat ben Türk inkılabının bir temsilcisi olmak sıfatıyla size temin ederim ki, hislerde bu inkılap olmuştur. Bunun neticesini yakında görürsünüz.
Medeniyetin esası, ilerleme ve kuvvetin temeli aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık, muhakkak toplumsal, iktisadi, siyasi acze sebep olur.
Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların tabii haklarına sahip olmaları, aile vazifelerini idareye muktedir bulunmaları gereklidir.
Atatürk'ün 30 Ağustos'un 2. yıldönümünde Dumlupınar'da yaptığı konuşmadan.
Önemle belirtmem gerekir ki bu söz bazı gerici çevreler tarafından ne yazık ki çarpıtılıyor ve sanki Atatürk homofobik veya LGBT karşıtı izlenimi verilmek isteniyor.
Atatürk burada aileyi oluşturan kadın ve erkeğin eşit olması gerektiğini, eşit haklara sahip olmasını gerektiğini ima ediyor.
Aile hayatındaki fenalıktan kastı ise kadınların haklarının çiğnenmesi ve 2. plana atılmaları.
Yoksa kimsenin aile kurmaması veya farklı bir cinsel yönelime sahip olması kimsenin aile kurmasına engel olmaz veya ailesini etkilemez. Zaten iyi bir aile, her bireyine görüşü veya yönelimi ne olursa olsun kanat gerer ve destek olur.
Hukuk, bir insan topluluğunun ortak yaşam kurallarıdır.
İnsan hayatında her şey gibi hukuk da daima, derece derece değişime uğramaktadır.
Hukukun bu ağır değişiminden başka bir de kısıtlı bir süre içinde hızlı değişimi görülür.
Bu gibi, hızlı ve derin hukuki değişimler daima, milletlerin büyük tarihsel değişim devirlerinde meydana geliyor.
Bu devirlerde eski hukuk yerine yeni yaşam kuralları, yeni hukuk
geçiyor.
Bir milletin ruhunda, hayata bakışın, değişimi ne derecede esaslı ve derin ise, o milletin hukukunun değişmesi de o oranda ciddi ve kapsamlı olur.
