Derin ve karşılıklı bir itimada dayanan Türk-Yunan dostluğu artık açık bir hakikattır.
İki memleket arasındaki bu sıkı dostluk bağlarının gün geçtikçe kuvvetlenmesi şahsen benim aziz bir emelimdir.
Bu dostluğun yalnız hissiyata dayalı değil, karşılıklı hayati menfaatlar icabı olduğu hakkındaki kanaati pek haklı bulurum.
Yunan elçisi Sakelloropoulos'a cevap
Birer birer çözülmesi ve sonuçlandırılması gerekli birçok sorunlar karşısında bulunduğumuzun farkındayız.
Bunların tamamını inceleyerek kararlılıkla, millet ve memleket aşkının sarsılmaz kuvveti ile çözüp sonuçlandıracağız.
O millet aşkı ki her şeye rağmen sinemizde bizim için inanç ve kuvvet kaynağıdır.
Bu büyük muharebede hayatlarını feda eden Türk evlatlarının isimlerini bir levhada göstermek maalesef mümkün olmadı.
Biz harbi sevk ve idare ettik; fakat ölümle pençeleşen onlardı.
Bununla beraber, onların isimlerini ayrı ayrı yazmaya zaten de lüzum yoktur. Çünkü onlar bir isim altında toplanmışlardır ki, Türk'türler.
Atatürk'ün 30 Ağustos Zaferi hakkındaki konuşması
Merkezi hükümetin benimsediği ve takip etmekte olduğu gerici gidişe ve yaşamakta olduğumuz günlerin büyük tehlikelerine ve korkularına karşı, haklarımızı müdafaa ve mevcudiyetimizi muhafaza için, Milli Meclis'in seçimini ve toplanmasını temin etmek ve süratlendirmek, bugünün en mühim vazifesidir.
Atatürk'ün Erzurum Kongresi için tüm askeri birliklere yolladığı telgraftan
Avrupalıların her gün yeniden yeniye yapmış oldukları zulümlere karşı elimizdeki silahlardan başka bir kuvvetimiz olmadığı şu mühim zamanda tek bir kurşun bile teslim etmek, maazallah vatana bir suikasttan başka bir şey olamayacağı yüksek malumları olacağından, hatta hükümet emir vermiş olsa bile, ahali kuvvetlerine dayanmak suretiyle hiçbir silah ve cephanenin düşmana teslim edilmemesi ve düşmanın fazla kuvvet getirerek cebren ellerinden alabilmesi mümkün mevkilerdeki depolar muhteviyatının gizlice dahildeki emin mahallere naklini vatanperverane gayretlerinden bekler ve istirham eyleriz.
İngiliz General Milne, İstanbul Hükümeti'nden İstanbul, İzmit, Çanakkale ve bütün sahil illerindeki cephane depolarında bulunan silahların teslimini ister.
İstanbul Hükümeti ise bunu kabul eder. Atatürk ise bu duruma karşı çıkar ve 1. Kolordu Komutanlığına bu telgrafı yollayıp, silahların asla teslim edilmemesini emreder.
