Bizim Hatay hakkındaki istediklerimiz, TC şerefini korumak şartıyla görünüşte ve lafta bazı değişikliklere tahammül gösterebilir. Ve fakat hakikati asla feda edemez.
Fransızlar bu esası kelimelerle kollayarak bizi esastan uzaklaştıracak tekliflerle kendi hesaplarına başarılı olmayı hedef tutar ve bunda ısrar ederlerse, benim kanaatime göre zor duruma düşecek olan TC Devleti değil, Fransa Devleti olacaktır.
Atatürk'ün Başbakan İsmet Paşa'ya Hatay hakkında gönderdiği not
Biz memleket ve milletimizin istiklalini kurtarmak için karar verdiğimiz zaman kendi noktai nazarımıza tabi bulunuyorduk ve kendi kuvvetimize dayanıyorduk.
Hiçbir kimseden ders almadık, hiç kimsenin kandırıcı vaatlerine aldanarak işe girişmedik.
Bizim noktai nazarlarımız, bizim prensiplerimiz cümlece malumdur ve Bolşevik prensipleri değildir ve Bolşevik prensiplerini milletimize kabul ettirmek için de şimdiye kadar hiç düşünmedik ve teşebbüste bulunmadık.
Atatürk'ün I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapmış olduğu konuşmadan.
Kuran'ı şimdi ilk defa Türkçe bastırıyorum, ayrıca Muhammed'in hayatını da tercüme ettiriyorum.
Halk her yerde aşağı yukarı aynısının olduğunu, din ricalinin tek meselesinin karnını doyurmak olduğunu görmelidir.
Camileri kimse kapatmadığı halde bu kadar süratle boşalmasına hayret etmiyor musunuz?
Türk, soydan gelme Müslüman değildir; çobanlar sadece güneşi, bulutları ve yıldızları tanır; yeryüzündeki bütün köylüler aynısını bilir, çünkü mahsul havaya bağlıdır.
Türk, tabiattan başka hiçbir şeyi kutsal tanımaz.
Atatürk'ün Vossiche Zeitung gazetesi muhabiri, yazar Emil Ludwig'le yaptığı söyleşiden.
Atatürk Emil Ludwig'in yazdığı ve Napolyon'un hayatını anlatan kitapları Türkçeye tercüme ettirmişti.
Çok garip bulduğum bir şey var. Erkeklere huriler ve başka güzel eğlenceler vadeden Hazreti Muhammed, kadınlar için hiçbir taahhüde girmiyor.
Bu duruma göre ölümden sonra erkekler, cennetteki kadınlara sahip olarak hoş vakit geçirirlerken, kadınların dayanılmaz hale düşecekleri anlaşılıyor. Öyle değil mi?
Gördüğünüz gibi Madam, dağdağalı ve kanlı bir yaşama alıştıktan sonra da insan, cennet ve cehennemden söz etmek ve hatta yüce Tanrı'yı bile eleştirmek için zaman bulabiliyor.
Atatürk'ün, Madam Corinne'e mektubu
Müşküllerinizin halinde daima Başvekil İsmet Paşa'ya müracaat edeceksiniz, başka kimseye değil.
Çünkü her büyük işin ehli ve faili olduğu gibi, bu işin de yüksek etkeni İsmet Paşa'dır.
Atatürk'ün Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ne direktifleri
"müşkül" güçlük, engel, sıkıntı anlamına geliyor.
