Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. İsterse bu gerçek iyi veya kötü olsun, felaket veya mutluluk getirsin, fakat illa gerçeği söyleyeceğiz.
İzmir'de halka konuşma...
Cihan medeniyetine sorarım, bu mudur medeniyet?
Bu vahşet ve hareket faili olanların insaniyet, medeniyet, şefkat namına söz söylemeye hakları olabilir mi?
Büyük Meclis'in kürsüsünden milletime söz verdim: Hatay'ı alacağım...
Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam.
Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem; yenilirsem bir dakika yaşayamam.
Atatürk'ün, Ankara Sergi Evi'nde düzenlenen Cumhuriyet Balosu sırasında Fransız Büyükelçisi Ponsot'la yaptığı konuşmadan
İki Mustafa Kemal var: Biri ben, fert olan, fani olan Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal'den ise 'ben' diye bahsedemem. Ondan ancak 'biz' diye bahsedebilirim.
O Mustafa Kemal, yani sizler, bu akşam etrafımda olanlar, memleketin her köşesinde çalışan köylüler, uyanık, aydın, vatanperver, milliyetperver vatandaşlar...
İşte ben onların hayalini tespit ediyorum, onların hayalini tahakkuk ettirmeye çalıştım. O Mustafa Kemal ölmez.
O, Türk milletinin ihtiyaçlarıyla beraber, gitgide uyanan şuuru ile beraber gelişe gelişe ebedi olarak yaşayacaktır.
Bizde cumhuriyeti yapan, inkılabı yaratan, o 'biz' diye ifade edebileceğim Mustafa Kemal'dir.
Atatürk'ün Milliyet gazetesi başyazarı ve yanındakilerle yaptığı sohbetten.
Türk'ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.
Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır.
Dolayısıyla, ya istiklal ya ölüm!
