Efendiler, hiçbir millet, milletimizden ziyade yabancı unsurların inançlarına ve adetlerine riayet etmemiştir.
Hatta denilebilir ki, başka dinler erbabının dinine ve milletine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir.
Fatih, Istanbul'da bulduğu dini ve milli teşkilatı olduğu gibi bıraktı. Rum patriği, Bulgar eksarhı ve Ermeni kategigosu gibi Hıistiyan dini reisleri imtiyaz sahibi oldu. Kendilerine her türlü serbesti bahşedildi.
Istanbul un fethinden beri, Müslüman olmayanların mazhar bulundukları bu geniş imtiyazlar, milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en müsaadekar ve civanmert bir milleti olduğunu ispat eder en açık delildir.
Atatürk'ün Ankara'da eşraf ve ileri gelenlerle konuşması
Hakikaten mazide bu milleti insanlıktan geri bırakan, bütün alemin adeta insanlık haricinde görmesine sebebiyet veren birtakım müesseseler ve engeller vardı.
Fakat millet onların hepsini bertaraf etti ve ne kadar çürük ve manasız olduğunu da ispat iktidarını gösterdi.
İş yine sersem neferlerin, budala çavuşların fikriyle, onların istedikleri gibi oluyordu.
Hareketten önce verdiğim emir, ne subay ne çavuşlar ve ne de erler tarafından anlaşılmıştı.
Tabiatıyla böyle olacaktı. Çünkü subaylar emir ne demektedir anlamıyorlar ve anlamadıklarını da anlamıyorlardı.
Atatürk'ün Şam'da bulunan 5. Ordu Karargahı'nda tuttuğu notlardan.
Osmanlı ordusunun içler acısı hali...
İstanbul'u alan büyük Fatih; bu azametli, kudretli padişah, hakikaten bütün İslam aleminin, bütün Türk dünyasının hakkıyla iftihar edebileceği bir zattır.
Bazı kusurları bir yana bırakılırsa bütün dünyanın büyüklük namına takdir edebileceği şahsiyettir.
Fatih Sultan Mehmet hakkında, İzmit sinema binasında konuşma.
Görülüyor ki, yeni Türkiye devletinin teşekkülünden evvel millet hiçbir vakit kendi tarihine, kendi hayatına, kendi refah ve saadet vasıtalarına sahip olamamıştı. Hatta bu, kendisine düşündürülmemişti bile.
Sanki milletin vazifesi, herhangi bir padişahın hırs ve hevesini, herhangi bir serdarın geniş ve şaşalı hayatını temin için sürüler halinde şuraya buraya gitmekten ibaretti. Fakat bugün böyle değildir.
Bugün bütün halk, hepimiz benliğimizin idrakindeyiz.
Mukadderatımıza hakim bulunuyoruz. Tekrar Viyana'ya gitmek, Mısır'ı fethetmek, Hindistan'da imparatorluk kurmak gibi hayallere kapılacak kimse kalmamıştır.
Bütün dimağımızı, mesaimizi bu memleketin ümranına, refahına hasr ve tahsis edeceğiz. Gayemiz budur ve bu gaye için mevcudiyetimizi bile ortaya atmaya hazırız.
Atatürk'ün Bursa Şark Sineması'nda halka yaptığı konuşmadan
