Avrupalıların her gün yeniden yeniye yapmış oldukları zulümlere karşı elimizdeki silahlardan başka bir kuvvetimiz olmadığı şu mühim zamanda tek bir kurşun bile teslim etmek, maazallah vatana bir suikasttan başka bir şey olamayacağı yüksek malumları olacağından, hatta hükümet emir vermiş olsa bile, ahali kuvvetlerine dayanmak suretiyle hiçbir silah ve cephanenin düşmana teslim edilmemesi ve düşmanın fazla kuvvet getirerek cebren ellerinden alabilmesi mümkün mevkilerdeki depolar muhteviyatının gizlice dahildeki emin mahallere naklini vatanperverane gayretlerinden bekler ve istirham eyleriz.
İngiliz General Milne, İstanbul Hükümeti'nden İstanbul, İzmit, Çanakkale ve bütün sahil illerindeki cephane depolarında bulunan silahların teslimini ister.
İstanbul Hükümeti ise bunu kabul eder. Atatürk ise bu duruma karşı çıkar ve 1. Kolordu Komutanlığına bu telgrafı yollayıp, silahların asla teslim edilmemesini emreder.
Eğitimde geçen devrenin en mühim hadisesi Türk harflerinin kabul ve tatbikidir. Türk harflerinin resmi ve genel hayatta tatbiki iki sene sürdü.
Okullarda bu yeniliğin icap ettirdiği değişiklikler süratle tahakkuk ettirildi. Bütün devlet dairelerinde, basında ve vatandaşlara açılan genel kurslarda ve okullarda Türk yazısı yayıldı ve öğretildi.
Şimdi basit bir iş zannolunan bu hadise tarihimizin büyük hadiselerinden ve başlıca dönüm noktalarından biri olarak ebediyen zikrolunacaktır.
Eskişehir'in düşmesi acıdır; fakat bu düşüş sıfırdır. Maksat ordudur. Ordu ayaktadır; yenilmemiştir; onu bu gece Porsuk gerisine çekebilirlerse, düşmanın bizimle temasını kesebilirlerse, mesele yoktur.
Çekebileceklerdir, kesebileceklerdir. Çekiliş iyi idare ediliyor. Düşmanı bir ay oyalayabilelim, sonra behemahal mahvedeceğim.
Atatürk'ün Eskişehir-Kütahya Muharebesi'nden sonra sözleri
İsmet, büyük adamsın; hassas olduğun kadar his veren adamsın. Sen benim sözlerimi okurken gözlerin yaşarmış, ya ben seni okurken hıçkırıklarla ağladığımı söylersem inanır mısın?
Bu duygularımı sofrada değil, kimsenin yanında değil, yatak odama çekildikten sonra mahremimle yazıyorum.
Sen beni muhakkak çok seviyorsun, ya ben seni?
Buna cevap istemem. Gözlerinden öperim.
Atatürk'ün bir tartışma sonrası İsmet Paşa'ya yazdığı mektup
Bu pek mühim ve büyük teşebbüste asıl hedef İngilizleri Hindistan'da vurmak olmasına göre, Türkistan ve bilhassa Afganistan'da belki maksada kafi askeri kuvvetler vücuda getirmek için evvelemirde pek ciddi milli teşkilat meydana getirilmesi lüzumunu ben de takdir eder ve bu hususta buraca icrası mümkün olan yardımın yapılmasını bittabi canı yürekten arzu eylerim.
Ancak dört taraftan düşmanla kuşatılmış olan asıl anavatanın müdafaası işlerine her şeyden evvel bağlı olmak ve ihtimam etmek açık lüzumu ve malum hadiseler üzerine İstanbul'dan buraya gelebilen subayların adedi ise ihtiyaca ancak kafi olduğundan şimdilik o konudaki yüksek arzularının kabulüne ne yazık ki maddi imkan görülememiştir.
Atatürk'ün Taşkent'te bulunan Cemal Paşa'ya yolladığı telgraf