Ordularımız 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'imizi ve yine 9 Eylül 1922 akşamı Bursa'mızı muzafferen kurtardılar.
Akdeniz, askerlerimizin zafer teraneleriyle dalgalanıyor.
Asya imparatorluğuna yeltenen küstah bir düşmanın muharebe meydanlarına gelmek cesaretinde bulunan ordu kumandanları ile kumanda heyetleri, günlerden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin harp esiri bulunuyorlar.
Atatürk'ün, İzmir'in kurtuluşundan 3 gün sonra millete beyannamesi.
Kitapların cansız teorileriyle karşı karşıya gelen genç zihinler, öğrendikleriyle memleketin hakiki vaziyet ve menfaatları arasında irtibat yapamıyorlar.
Yazarların ve teorisyenlerin bir taraflı dinleyicisi vaziyetinde kalan Türkiye'nin çocukları hayata çıktıkları zaman bu irtibatsızlık ve intibaksızlık yüzünden tenkitçi, kötümser, milli şuur ve disipline riayetsiz kitleler teşkil ederler.
Atatürk'ün 26 Ocak-2 Mart 1931 yılında yaptığı yurtiçi gezisinden notları.
Gelibolu Yarımadası'nda yaralanan ve sakatlanan Osmanlı askerleri için topladığınız yardıma benim ve Mareşal Liman von Sanders'in teşekkürlerini sunarım.
Yolladığınız bir milyon marka "Jackh Fonu" ismini verdik.
Kaderin savurduğu her haşin darbeye bizimle katlanmakla kalmayıp bundan doğan ıstırapları da hafifletmek için akla gelen her yardımı esirgemeyen siz sadık dosta Fevzi Bey de selamlarını ve teşekkürlerini yollar.
Atatürk'ün Ernest Jackh'a telgrafı
Ernest Jackh, gerçek bir Türk dostuydu. Birçok önemli Türk devlet büyüğüyle dosttu. Nazi karşıtı görüşleri nedeniyle Almanya'yı terk etmek zorunda kalarak hayatını ABD'de devam ettirmiştir.
Ey genç!
Bütün memleketin gençliğine tercüman olan kıymettar sözlerinden fevkalade memnun oldum. Hakikatin ifadesi olan Giresun gençliğini tebrik ederim.
Afyonkarahisar, Dumlupınar'da sizin uşaklardan da vardı. Bundan dolayı müsterih ve memnun olabilirsiniz. Bu sözleri söyleyen gençlikle memleket iftihar edecektir.
Bu memleketin gençliği, hakkımda pek büyük teveccüh gösterdi.
Bu kadar layık olduğumu bilmiyordum.
Atatürk'ün Giresun'da gençlerle yaptığı sohbetten
Sivas Kongresi'nde Pan-Türkizm, Pan-İslamizm, Ottomanizm konularında tartışmalar oldu.
Bu modası geçmiş prensiplerin taraflıları, ağızları köpürerek, bunları savundular. Ama aklı başında çoğunluk başka türlü karar verdi.
Bu bizim işimiz değildi. Bizim amacımız, Türkler'in oturduğu toprakların çerçevesi içinde milli bir Türkiye kurmaktır.
Arap topraklarına sahip olmak, bizim için, uluslararası anlaşmazlıklara vesile teşkil edecek korkunç bir yol olurdu.
Arap meselesi hakkında