Yıllar
Konular
Favoriler

Medeniyetin esası, ilerleme ve kuvvetin temeli aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık, muhakkak toplumsal, iktisadi, siyasi acze sebep olur.

Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların tabii haklarına sahip olmaları, aile vazifelerini idareye muktedir bulunmaları gereklidir.

Mustafa Kemal Atatürk - 30 Ağustos 1924
Buraya tıklayarak sayfayı yenileyin ve her yenilediğinizde Atatürk'ün bir başka sözüyle karşılaşacaksınız
X

Atatürk'ün 30 Ağustos'un 2. yıldönümünde Dumlupınar'da yaptığı konuşmadan.

Önemle belirtmem gerekir ki bu söz bazı gerici çevreler tarafından ne yazık ki çarpıtılıyor ve sanki Atatürk homofobik veya LGBT karşıtı izlenimi verilmek isteniyor.

Atatürk burada aileyi oluşturan kadın ve erkeğin eşit olması gerektiğini, eşit haklara sahip olmasını gerektiğini ima ediyor.

Aile hayatındaki fenalıktan kastı ise kadınların haklarının çiğnenmesi ve 2. plana atılmaları.

Yoksa kimsenin aile kurmaması veya farklı bir cinsel yönelime sahip olması kimsenin aile kurmasına engel olmaz veya ailesini etkilemez. Zaten iyi bir aile, her bireyine görüşü veya yönelimi ne olursa olsun kanat gerer ve destek olur.

Ayrıca bakınız: 1, 2, 3.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri, 16. Cilt, s.289

Benim bütün hayatımda, bu ana kadar takip ettiğim gaye hiçbir vakit şahsi olmamıştır.

Her ne düşünmüş ve her ne teşebbüs etmiş isem, daima memleketin, milletin ve ordunun adına ve menfaatine olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk - 17 Eylül 1914

Atatürk'ün bir dostuna mektubu (Tevfik Rüştü Aras olma ihtimali yüksektir)

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 1. Cilt, s.200

Türk milleti bütün mesaisini iktisadi gelişmeye hasretmektedir.

Ve ancak bu sayede üst üste harplerin düşürdüğü haraplıktan kurtulup yükseleceğini his ve idrak ediyor.

Türk milleti hareket serbestisini kazandığı ve kapitülasyonların yarattığı engellerden kurtulduğu için, Türkiye'nin parlak bir iktisadi geleceğe aday olduğundan eminim.

Mustafa Kemal Atatürk - 7 Ekim 1923

Atatürk'ün Le Temps muhabiri J. Nilizon'la yaptığı mülakattan

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 16. Cilt, s.129

Hangi tarafın galip geleceğine dair fikri kanaatimi söylemekten sakınırım. Nazik ve mühim bir devre içinde bulunduğumuza şüphe yoktur; Almanlar büyük ve hayret verici bir saldırıyla, birçok Fransız kalesini çiğneyerek sağ kanadı ile Paris'i geçip Fransız ordusunu -arkası İsviçre'ye olmak üzere- sıkıştırdı.

Bunun, Almanların tek maksadı olduğunda ve onu da başardıklarında herkes fikir birliğindeydi. Ve bütün kainat artık son ve kati meydan muharebesini ve onun neticesini bekliyordu.

Halbuki bu neticeye karşılık, Alman ordularının Fransız ordusu karşısında yüzlerce kilometre geri çekildiği görüldü.

Doğuda Ruslarla Almanlar ve Avusturyalılar arasında cereyan eden vakalarda, Doğu Prusya'da Ruslar bozuldu, fakat güneyde Rusların pek üstün kuvvetleri karşısında Avusturya ordusu çekiliyor, batıda Fransız ordusu taarruza hazır.

Dolayısıyla Alman ordusu serbest değil. Doğuda Rus ordusu üstün ve Avusturya ordusu çekilmeye mecbur.

Vaziyeti şöyle yorumlayabiliriz: Almanlar Fransız ordusunu kati meydan muharebesiyle henüz mağlup edemeyeceklerini ve Avusturya ordusunun üstün Ruslar karşısında daha fazla mukavemet edemeyeceğini görerek batıda bütün ordu ile geri çekilerek nispeten doğuya yaklaşmak ve sonra Fransız ordusu karşısında bir müdafaa ordusu bırakarak kalan ordularıyla doğuya yönelip, Avusturya ordusuyla birlikte Rus ordusunu vurmak istiyorlar.

Pek güzel! Fakat bu defa, Rus ordusu geriye, doğuya çekilmeye başlarsa ve bu orduyu yakalayıp ezmek mümkün olmazsa ve diğer taraftan Fransız ordusu mukavemet için yardım talebine mecbur olursa bu defa gene doğuda Ruslara karşı bir müdafaa kuvveti bırakıp batıya mı yönelinecek?

Ve böyle mekik gibi, bir doğuya bir batıya gide gele Alman ordusunun hali ne olur?

Mustafa Kemal Atatürk - 17 Eylül 1914

Atatürk'ün 1. Dünya Savaşı başladıktan 51 gün sonraki durum değerlendirmesi

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 1. Cilt, s.201

Arkadaşlar!

Bir zamanlar bu milletin başına fes giydirebilmek için şeyhülislamlar değiştirildi; fetvalar çıkarıldı.

Şükrana ve övgüye değerdir ki, bugün milletimiz böyle hissiz, manasız, mantıksız vasıtaların hiçbirine ihtiyaç duymuyor. Bu gibi kılavuzlara ihtiyaç göstermiyor.

Bizim kılavuzluğumuz ise milletimizden aldığımız ilhamdan başka bir şey değildir ve olamaz.

Mustafa Kemal Atatürk - 28 Eylül 1925

Atatürk'ün şapka giyilmesi hakkında Bursa halkına yaptığı konuşmadan.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 18. Cilt, s.24

Veritabanında
717 söz
bulunuyor.
Arama
Görüş Bildir

ve Arasında