Gece hiç uyuyamadım... Acaba bu vaziyet bizim için ne gibi ihtimaller doğurabilir diye düşündüm, durdum. Uykum kaçtı. Her ne ise, hayırlı olsun. Yaşarsak önümüze çıkacak güçlükleri, bağlandığımız prensipler çerçevesi içinde yenmeye çalışırız ve yeneriz.
Balkan Paktı imzalanmadan önce Sovyetler Birliği bu anlaşmaya itiraz etti. 1925'de Türkiye ile yaptıkları bir anlaşmanın bu pakta engel olduğunu iddia ediyorlardı ve sorun çıkarıyorlardı. Neyse ki mesele sonrasında halledildi ve pakt imzalandı.
Atatürk'ün genel sekreteri Hasan Rıza Soyak, paktın imzalandığı günün ertesi sabahı Atatürk'ün yatak odasına girer ve onu çok yorgun görür.
"Yorgun görünüyorsunuz efendim. Yoksa rahatsız mısınız?" diye sorar.
Atatürk ise görseldeki yanıtı verir.
Umumi ahvalimizin almakta olduğu vahim şekilden pek elemli ve üzüntülüyüm. Millet ve memlekete borçlu olduğumuz en son vicdani vazifeyi yakından müşterek mesai ile en iyi yapmanın mümkün olacağı kanaatiyle bu son memuriyeti kabul ettim.
Atatürk'ün Samsun'a çıktıktan 2 gün sonra 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa'ya yolladığı telgraf.
Milletimiz ufak bir aşiretten; anavatanda bağımsız bir devlet tesis ettikten başka Batı alemine, düşman içine girdi ve orada büyük müşkülat içinde bir imparatorluk vücuda getirdi.
Ve bunu, bir imparatorluğu altı yüz seneden beri büyük bir şevket ve azametle devam ettirdi. Buna muvaffak olan bir millet elbette yüksek siyasi ve idari niteliklere sahiptir. Böyle bir vaziyet yalnız kılıç kuvvetiyle vücuda gelemezdi.
Cihanın malumudur ki, Osmanlı Devleti pek geniş olan ülkesinde bir sınırından diğer sınırına ordusunu fevkalade sürat ile ve tamamen donanmış olarak naklederdi. Ve bu orduyu aylarca ve belki de senelerce iyi besler ve idare ederdi.
Böyle bir hareket yalnız ordu teşkilatının değil, bütün idari şubelerin fevkalade mükemmeliyetine ve kendilerinin kabiliyeti olduğuna delildir.
Atatürk'ün Ankara'da eşraf ve ileri gelenlerle konuşması
Bizim için barış esastır; tarafımızdan savaşa girişmek, hatta savaşı temenni etmek katiyen olası değildir.
Fakat Mussolini bize taarruz etmek cinnetine kapılırsa, sahillerimize bir çıkarma yaparak gelmelerini temenni ederim.
Sahillerimiz açıktır, arazi itibarıyla müsait gördükleri herhangi bir bölgeye, her zaman bir çıkarma yapabilirler, buna mani olamayız.
Yalnız asıl çıkarma yeri belli olduktan sonra, bütün kuvvetimizi toplayıp üzerlerine gider, gelenleri behemehal denize dökeriz.
Bu suretle yurt korumaktaki eşsiz azim ve kudretimizi cihana, bir kere daha göstermiş oluruz.
Fakat böyle bir şey yapamazlar çocuk!
Atatürk'ün Mussolini ve İtalya tehdidi hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a söyledikleri...
Sporun bedeni olduğu kadar, fikri olmasına dikkati çekerim.
Atatürk'ün "Ordu İdman Yurdu" defterine yazdığı nottan.
