Yıllar
Konular
Favoriler

Böyle bir sorumluluğu almak basit bir şey değildir.

Fakat ben vatanım yok olduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için bu sorumluluğu yüklendim.

Mustafa Kemal Atatürk
Buraya tıklayarak sayfayı yenileyin ve her yenilediğinizde Atatürk'ün bir başka sözüyle karşılaşacaksınız
X

Çanakkale Savaşı sırasında ilk girişiminde başarısızlığa uğrayan düşman, 6/7 Ağustos gecesi Arıburnu'nun kuzeyinde ve Anafartalar'da yeniden çıkarma başlattı.

Arıburnu'ndan 20.000 kişilik bir kuvvet Kocaçimen'i almak için ilerlediler. Buradan üç kolla Conkbayırı ve kuzeyine doğru yürüdüler. 7 Ağustos sabahı Conkbayırı-Kocaçimen bölgesinde ciddî bir tehlike baş göstermişti. Çünkü bu hat boştu.

Bu hat düşmanın eline geçerse Gelibolu Yarımadası düşebilirdi

O sırada durumun önemini anlayan ordu komutanlığı Anafartalar adı ile bir grup kurmuş ve buna Albay Fevzi'yi tayin etmişti.

Durumun felakete gitmekte olduğunu gören Mustafa Kemal ''sevk ve idare''nin bir elde olması gerektiğini anlatmaya çalışıyordu.

Limon Von Sanders'le bir görüşme gerçekleştirdi. Telefonda Limon Von Sanders sordu:

Sanders: Durumu nasıl görüyorsunuz ve nasıl bir tedbir düşünüyorsunuz?"

Mustafa Kemal: Durumu nasıl gördüğümü çoktan size bildirmiştim. Şimdi alınabilecek tek bir tedbir kalmıştır.

Sanders: O tedbir nedir?

Mustafa Kemal: Bütün komuta ettiğiniz kuvvetleri emrime veriniz. Tedbir budur.

Sanders: Çok gelmez mi?

Mustafa Kemal: Az gelir.

Ve Sanders hiçbir şey demeden telefonu kapadı.

8/9 Ağustos gecesi saat 21.50'de Mustafa Kemal'e Anafartalar grubu kumandanlığına tayin edildiği bildirildi ve Atatürk ileride bu durumla ilgili bu sözleri söyleyecekti.

Kaynak: Falih Rıfkı Atay, Çankaya s.124-125

Sovyetler Birliği'ne karşı asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz.

Doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak Sovyetler'e yöneltilmiş herhangi bir antlaşmaya girmeyecek ve böyle bir anlaşmaya imza koymayacaksınız.

Mustafa Kemal Atatürk - 1938

Atatürk'ün ölmeden birkaç gün önce arkadaşlarına söyledikleri

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 30. Cilt, s.278

Arkadaşlar, bütün hayatımda pek sevimli geçirdiğim bir gece vardır. O gece, ordumuzun İzmir'e girdiği günün burada geçirdiğim gecesidir. O vakit buradan geçerken bu muhterem halkın gördüğü her türlü zulüm ve tecavüze rağmen resmimi koyunlarından çıkararak beni tanıdıklarını ve otomobilime atılarak kucakladıklarını unutmadım. Bugün o hatırayı yaşıyorum, bahtiyarım

Mustafa Kemal Atatürk - 12 Ekim 1925

KemalPaşa Türk Ocağı'nda halka nutuk.

Atatürk'ün bahsettiği bu olay 9 Eylül 1922 günü İzmir'in Armutlu semtinde geçiyor.

Mustafa Kemal'i 7 yıldır cebinde taşıdığı, bir gazeteden kesilmiş resmini koynundan çıkararak tanıyan kişi Armutlu’nun önde gelen şahsiyetlerinden Eskicioğlu Mehmet Kemallettin Efendi’ydi.

Atatürk'ün bu temsili resmini ise 1915 Çanakkale Savaşlarında Alman Ressam Wilhelm Victor Krausz yapmıştı.

Ruşen Eşref Ünaydın "Atatürk'ü Özleyiş" isimli kitabında bu anları şu şekilde anlatır:

Armutlu'dan geçiyorduk. Ahali köyün önüne yığılmıştı. Otomobil radyatörünün suyunu tazelemek için bir müddet durduk. Ahali etrafımızı sardı; gözlüğünü takmış Paşa, önüne bakıyordu. İlkin Onu kimse tanıyamamıştı; fakat kalabalığın en ilerisinde durmuş bir ihtiyar, bir elindeki resme baktı; bir de otomobilin içindeki siyah gözlüğü­nün altında duran yüze baktı. İkisini birbiri ile karşılaştırdı. Bir ara Paşa gözlüğünü alnına doğru kaldırınca o ihtiyar adam Paşa'ya daha yanaştı, daha dikkatle baktı:

- "Bu sensin, bu! Sensin!" diye bağırdı. Çenesi tir tir titriyordu! Sonra o kalabalığa döndü; haykıra haykıra:

- "Ey ahali koşun. Koşun! Bu odur: Kemalimiz geldi. Vallahi bu o... İşte burada!" der demez halk otomobile bir üşüştü. Tarif edemem... Toprağı öpenler, tekerlekleri öpenler, arabaya sıçrayıp Paşanın boynuna sarılanlar; kadın, erkek, çocuk! Yüzünü, gözünü öpenler, kollarından çekenler! Kolları başkalarının ellerinde kalacak diye korktuk!

Korktuk boğacaklar diye: bağırdık, çağırdık, uğraştık! Heyecanı yatıştırmanın, halkı ayırmanın, otomobili ilerletmenin imkanı yok! Otomobili omuzlarında taşımaya çalışı­yorlardı... Öldürecekler yahu, muhabbetten öldürecekler...

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri, 18. Cilt, s.57

Ve fakat yazı nedir?

Yazı; bu Türk kelimesi şu anlamı işaret eder: Her şey bilhassa bir şey...

O da insan zekasının, düşüncesinin, kafasındaki geniş parlaklığın ve o zeka parlaklığının bütün buluş ve görüşlerinin, yapışlarının ifadesine yarayan bir şeydir, objedir.

Mustafa Kemal Atatürk - 12 Ekim 1937

Atatürk'ün "tarih ve yazı hakkındaki notu"

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 30. Cilt, s.38

Kıtalarımız İzmir doğu sırtlarında düşmanın son mukavemetini kırdıktan sonra bugün 9 Eylül 1922'de mağlup düşmanla beraber İzmir'imize muzafferen girdi.

Vapurlara binmekten men edilen düşman subayları ve efradı teslim olmaktadırlar.

İzmir'de bol miktarda top, tüfek ve her nevi malzeme bulunmuştur.

Ben yarın öğleden itibaren İzmir'de bulunacağım.

Mustafa Kemal Atatürk - 9 Eylül 1922

9 Eylül 1922 tarihli telgraf. Aşağıdaki kişilere gönderilmiştir:

- TBMM başkan vekili Adnan Adıvar

- İcra Vekilleri Reisi Rauf Orbay

- Müdafaai Milliye vekili Kazım İnanç

- Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir

- El Cezire cephesi komutanı Cevat Çobanlı

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 13. Cilt, s.269

Veritabanında
717 söz
bulunuyor.
Arama
Görüş Bildir

ve Arasında