Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.
Biz cumhuriyeti kurduk, on yaşını doldururken, demokrasinin bütün gereklerini sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nde de birbirini denetleyen partilerin doğacağına şüphe yoktur.
Demokrasi maddi refah meselesi değildir. Böyle bir nazariyat, vatandaşların siyasi hürriyet ihtiyacını uyutmayı amaçlar.
Bir ulusu oluşturan bireylerin her çeşit özgürlüğü güven altında bulunmalıdır.
Demokrasi ve cumhuriyet hakkında
Sporun bedeni olduğu kadar, fikri olmasına dikkati çekerim.
Atatürk'ün "Ordu İdman Yurdu" defterine yazdığı nottan.
Siyaset sahasında karşılıklı faaliyetin feyizli gelişmeleri ancak vatandaşlar arasında düşmanlık meydana gelmesine mahal verilmemesiyle temin olunabilir.
Bunun çareleri, partilerin içine girebilecek gayri samimi ve gizli maksatlı unsurların, kanun üstünde netice isteyen emel sahiplerinin bütün milletçe nefret verici görülmesi ve bir de Cumhuriyet esası üzerinde çalışan partilerce bu gibilerin faaliyetlerinden daima uzak kalınmasıdır.
Milletin genel eğilimi benim şu ve bu zaruret karşısında başbakan olmamı icap ettirirse, bu vazifeyi büyük bir tevazu ve minnetle yapmaya hazırım.
Bu takdirde benim aynı zamanda cumhurbaşkanlığını üzerimde bulundurmamın elbette kanuni imkanı yoktur.
Amerika sistemini memleketimizde uygulamayı hiç aklıma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz tarzda Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı birleştirmeyi asla düşünmedim.
Ve düşünecek adam olmadığım, bütün milletçe malumdur zannederim.
Atatürk'ün başkanlık sistemi hakkındaki görüşleri.
İstila fikri ile açılmış olan Cihan Harbi'ni sona erdiren galipler, teklif ettikleri barış şartları ile ana topraklarımızı, bağımsızlık ve hürriyetimizi elimizden almaya, asırlardan beri İslam'ın ve Türklüğün fedakar muhafızı olan milletimizi esir derekesine indirmeye kalkıştılar.
İki senedir Rumeli ve Anadolu'da görülen hareketlerimiz, bu gaddarane tecavüze tepkiden, her mevcudun yaratılıştan sahip olduğu nefsi müdafaa hakkının kullanılmasından başka bir şey değildir.
Atatürk'ün Azerbaycan elçisi İbrahim Abilof'a yaptığı konuşmadan.
