Gaye, bugünkü ve yarınki Türk'ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçedir.
Türkçe hakkında... Ahmet Cevat'ın 12 Kasım 1932 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yazdığı makaleden.
Bizzat Anadolu içerlerinde yaptığım seyahatlerimde gördüm ki, biz Türkler misafirlerimizi ağırlamak için verdiğimiz ziyafetlerde çok adette yemek yapıyoruz.
Bu, iktisada aykırı olduğu gibi, takdir buyurursunuz ki, sıhhate de zararlıdır.
Milletimizin misafirperverlikteki bu yüksek hasletini makul bir hadde çevirmeyi hepimiz vazife saymalıyız.
Atatürk'ün, Bursa'daki lokantacılara yaptığı konuşmadan.
İstila fikri ile açılmış olan Cihan Harbi'ni sona erdiren galipler, teklif ettikleri barış şartları ile ana topraklarımızı, bağımsızlık ve hürriyetimizi elimizden almaya, asırlardan beri İslam'ın ve Türklüğün fedakar muhafızı olan milletimizi esir derekesine indirmeye kalkıştılar.
İki senedir Rumeli ve Anadolu'da görülen hareketlerimiz, bu gaddarane tecavüze tepkiden, her mevcudun yaratılıştan sahip olduğu nefsi müdafaa hakkının kullanılmasından başka bir şey değildir.
Atatürk'ün Azerbaycan elçisi İbrahim Abilof'a yaptığı konuşmadan.
Efendiler, dış siyasetin en çok alakadar olduğu ve dayandığı husus, devletin iç teşkilatıdır.
Dış siyasetin iç teşkilatla uyumlu olması lazımdır. Batı'da ve Doğuda başka başka tabiatlara ve kültüre ve emele sahip birbirine zıt unsurları toplayan bir devletin iç teşkilatı elbette asılsız ve çürük olur. O halde dış siyaseti de esaslı ve metin olamaz.
Böyle bir devletin iç teşkilatı bilhassa milli olmaktan uzak olduğu gibi, siyasi mesleği de milli olamaz.
Buna nazaran Osmanlı devletinin siyaseti milli değil, fakat şahsi, belirsiz ve istikrarsız idi.
Binlerce tecavüz ve haksızlıklar altında inleyen ve İzmir feci vakası karşısında kan ağlayan millet, merkezi hükümet ve İtilaf devletleri temsilcilerinden ağlayarak medet umup hak isterken, birçok belediye riyasetleri ve birçok Müdafai Hukuku Milliye cemiyetleri marifetiyle aldığım telgrafnamelerde hakkımda itimat beyan olunarak benden de bu hususta hizmet ve fedakarlık talep ediliyordu.
Hayat ve şahsiyetim kendi malı olan asil ve mazlum milletimizin bu haklı talebi üzerine, artık benim için en mukaddes vazife, milli iradeye itaat etmeyi her şeyin üzerinde görmekti.
Atatürk'ün Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı ve ateşkes anlaşmasından meclisin açılmasına kadar geçen zamanda olan olayları ele aldığı konuşmadan.
