Bir milletin felaket içinde kalması, yok olma tehlikesine maruz kalışı, mutlaka toplumsal, ahlaki bir hastalığa tutulması neticesidir.
Milletin hakiki kurtuluşunda başarıyı temin için, mutlaka milletin toplumsal noksanlarını idrak etmek ve hastalığı esasından bilimsel bir surette tedavi çarelerine girişmek lazımdır.
Tedavi ancak bilimsel bir şekilde olursa işe yarar.
Atatürk'ün not defterinden
Balkan birliğini isteyenler ve onu kendilerine şiar edinenler, savaş ile barışın ne olduğunu tecrübe ile bildikten sonra barışsever olmayı tercih edenlerdir.
İnsanlığın hakiki saadet ve refahının barış içinde yaşamakla mümkün olacağı inancına kani olanlardır.
Bütün barış ve selamet isteyen medeniyet alemi karşısında şüphesiz ki Balkan Anlaşması'nın birleştirdiği çehre, insanlık, barışseverlik, kardeşlik çehresidir. Nurlu çehredir.
Atatürk'ün Balkan Anlaşması ve dünya barışı üzerine yaptığı konuşma
Balkan Antantı, 9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan anlaşmadır.
1933’ten sonra Almanya’da Nazi Partisi’nin iktidara gelmesi, İtalya’nın Akdeniz’de ve Balkanlar’da genişleme çabası ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girmesi dünya barışını tehdit etmeye başladı. Bu gelişmeler sonucunda Balkan devletleri arasında bir yakınlaşma meydana geldi.
Balkanlar'ı ele geçirmek isteyen İtalya ve Almanya tehlikesi karşısında dört Balkan devleti Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Türkiye 9 Şubat 1934’te Atina’da Balkan Anlaşma Yasası imzaladılar.
Benim İzmir'i ilk gördüğüm gün, mektebi terk ederek sürgün yerime gittiğim günlerde bu güzel rıhtımda ancak birkaç saat geçirmeye müsaade alabilmiştim.
İşte o saatlerde bu güzel İzmir rıhtımını baştan nihayete kadar bize can düşmanı olan yabancı bir ırka mensup insanların başlarındaki şapka ile dolu görmüştüm.
Ve daha o zaman hükmetmiştim ki, İzmir, hakiki, asil ve necip Türk İzmirlilerden gitmişti.
İzmir Belediyesi'nde halka nutuk
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, 11 Ocak 1905'te Harp Akademisi'nden mezun oldu. Bunu izleyen günlerde, istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu şüphe çekerek 5 Şubat 1905'te Şam'da 5. Ordu emrine atandı. 10 Şubat 1905 günü Şam'a gitmek üzere İstanbul'dan hareket etti. İzmir'e bugünlerde uğramış olmalıdır
Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin ve hem de Türklerin salahiyet sahibi vekillerinden meydana gelmiştir ve bu iki unsur bütün menfaatlarını ve mukadderatlarını birleştirmiştir.
Kürtler hakkında, İzmit Kasrı'nda gazetecilerle söyleşi
Eğer kitabet hocamız Altay Emini Mehmet Asım Efendi imdadıma yetişmeseydi, ben de şair olup çıkacaktım.
Çünkü hevesim vardı. Asım Efendi bir gün beni çağırdı. "Bak oğlum, Mustafa, şiiri filan bırak. Bu iş senin iyi bir asker olmana mani olur. Diğer hocalarınla da konuştum, onlar da benim gibi düşünüyorlar" dedi.
Hocamın ne kadar haklı olduğunu hadiseler ispat etti.
Atatürk, Manastır'daki askeri liseye başladıktan sonra Ömer Naci isimli bir çocukla tanışır. Ve onun sayesinde şairliğe merak sarar. Bir ara, askerliği bırakıp şair olmayı düşünür. Ve sonra öğretmeni ona engel olur.
Atatürk bu anısını, bu sözlerle anlatıyor.
Atatürk, 1898 Kasım ayında Manastır'daki liseden ikincilikle mezun oldu.