Conkbayırı tepesi elimize geçtikten sonra düşman karadan ve denizden yönelttiği süratli ve yoğun topçu ateşi ile Conkbayırı'nı cehenneme çevirmişti.
Gökten şarapnel, demir parçaları yağıyordu. Büyük çapta deniz toplarının tam vuruşlu taneleri yerin içine girdikten sonra patlıyor, yanımızda büyük çukurlar açıyordu.
Bütün Conkbayırı dumanlar ve ateşler içinde kaldı. Herkes tevekkülle sonunu bekliyordu. Etrafımız şehitler ve yaralılarla doldu.
Olan bitenleri seyrederken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimdeki saati paramparça etti. Etime girmedi. Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı.
Bu parçalanmış saati sonra bugünün hatırası olarak Liman Von Sanders Paşa'ya verdim. O da aile armalı kendi saatini bana hediye etti.
Atatürk'ün not defterinden 10 Ağustos 1915 cehennemi.
Atatürk’ün 10 Ağustos 1915 günü Conkbayırı’ndaki çarpışmalarda bir şarapnel parçasıyla yaralanmasını bir cep saati önlemişti.
Bu saat, Atatürk tarafından Çanakkale’de birlikte görev yaptığı Alman Generali Limon von Sanders’e hediye edildi. Bu saatin akıbeti konusunda tam ve sağlıklı bilgiye sahip değiliz.
Von Sanders’in 1929’da ölümünden sonra saatin kime ve nasıl geçtiği tam olarak bilinmiyor.
Bu saati üreten Omega firması, 1939’da Atatürk’ün von Sanders’e hediye ettiği bu saati bulmak için bir kampanya başlattı. Türk basınında da bu tarihten itibaren saatin akıbeti hakkında çeşitli yazılar yayınlandı.
Saatin bulunması ve Türkiye’ye geri getirilmesi konusunda yapılan çeşitli girişimler ne yazık ki istenilen sonucu vermedi.
Yüce Savunma Bakanlığı'na
Bakanlığınızın 7 Şubat 1914 tarihli telgrafıyla Aralık maaşımın herkes gibi donanma yardımı olarak kesildiği ve memuriyet ödeneğimin yarısı olan 2500 kuruş miktarında bir meblağın sıkıntı çekmemem için postayla gönderileceği emirle bildiriliyor.
Donanma yardımı olarak kesilen para Aralık'a ait maaşım olduğuna göre, söz konusu aya ait memuriyet ödeneğinin tamamen gönderilmesi lazım gelir iken, Ocak sonunda olduğumuz halde Aralık ödeneğimin yalnız yarısının gönderilmesi, ilgili makamca bir yanlışlık yapıldığı sanısını vermiştir.
Sofya'ya geldiğim günden bugüne kadar ödeneklerimin düzensiz verilmesi yüzünden, her bakımdan büyük zorluklar içinde kaldım ve birbiri üzerine yığılan ikamet, beslenme vesaire masraflarını 2500 kuruşla kapatmak imkanı yoktur.
Dolayısıyla Aralık ödeneklerimin tamamen ve Ocak maaş ve ödeneklerimin de ayın sonunda gönderilmesinin sağlanmasını hasseten istirham ederim. Bir de, bu konudaki telgraf açık ve Türkçe olarak yazılmıştır ki, içindekiler sıkıntıda olduğumu açığa çıkarıyor.
Sofya gibi küçük ve Türkçe bilenleri çok olan bir şehirde böyle bir telgraf metninin derhal yayılabileceği ve bu durumun buradaki memuriyet vaziyetime kötü tesir yapabileceği yüce Bakanlığınızın malumu olduğundan, bu gibi hususların yazıyla veya şifreli telgrafla yazılması hususunun gerekenlere emir buyurulması arz olunur.
Atatürk'ün Savunma Bakanlığı'na maaşının kesilmesi hakkında yazdığı mektup.
Savunma için silahlanmaktan başka yol yoktur. Milletin şerefi, haysiyeti, özgürlüğü, bağımsızlığı gerçekten tehlikeye düşmüştür.
Bu felaketten kurtulmak gerekirse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almasına bağlıdır.
Atatürk'ün Havza'da halka hitabesinden
Yunanlılarla işimiz bitti artık!
Düşmanlığa yer yok!
İki milletin ve dünyanın selameti bakımından Türk-Yunan dostluğu şarttır.
Ben derhal bu maksatla Venizelos'u İzmir'e davet edeceğim.
Atatürk, İzmir ufukta göründüğü an İsmet İnönü'ye dönüp "İzmir'e gelince ilk iş olarak büyükçe bir bina hazırla!" diyor.
İnönü merak ediyor ve soruyor: "Bu bina ne olacaktı?"
Atatürk görseldeki yanıtı veriyor.
Türkiye, tam bağımsızlığını temin edecek bir barış ister.
Bu emin görülmedikçe, medeniyet cihanının insani hissine ve memleket ve milletimizin kuvvet ve kudretine dayanarak insanca yaşayabilmek için muhtaç olduğumuz hayat ve bağımsızlık vasıtalarını temin edinceye kadar, başladığımız işte devam olunacaktır.
Milletin ciddi kararı budur.
Atatürk'ün Lozan Anlaşması hakkında Anadolu gazetesine verdiği röportaj